Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocukluk çağında başlayan ve dikkat sorunları, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik gibi belirtilerle kendini gösteren nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB, çocukların okulda, evde ve sosyal ortamlarda işlevselliğini olumsuz etkileyebilir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), kişinin istemsiz olarak tekrarlayan düşünceler (obsesyonlar) ve bu düşünceleri hafifletmek için gerçekleştirdiği yineleyici davranışlar (kompulsiyonlar) ile karakterize edilen bir anksiyete bozukluğudur. OKB, çocukların ve gençlerin günlük yaşamını, okul performansını ve sosyal ilişkilerini olumsuz etkileyebilir.
Anksiyete bozuklukları, aşırı endişe, korku ve gerginlik gibi belirtilerle karakterize edilen bir grup ruhsal sağlık sorunudur. Çocuklar ve gençler de anksiyete bozukluklarından etkilenebilir ve bu durum, onların günlük yaşamlarını, okul performanslarını ve sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilir.
Depresyon, sürekli üzüntü, ilgi kaybı ve günlük aktivitelerden zevk alamama gibi belirtilerle karakterize edilen ciddi bir ruhsal sağlık sorunudur. Çocuklar ve ergenler de depresyondan etkilenebilir ve bu durum, onların akademik performansını, sosyal ilişkilerini ve genel yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir.
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), sosyal iletişim ve etkileşimde zorluklar, tekrarlayan davranışlar ve sınırlı ilgi alanları ile karakterize edilen nörogelişimsel bir bozukluktur. OSB’nin belirtileri ve şiddeti bireyden bireye farklılık gösterebilir. Erken tanı ve müdahale, çocukların potansiyellerine ulaşmalarına ve yaşam kalitelerinin artmasına yardımcı olabilir.
Yeme bozuklukları, kişinin yemek yeme alışkanlıklarında ciddi bozulmalar ve sağlıksız yeme davranışları ile karakterize edilen ruhsal sağlık sorunlarıdır. Yeme bozuklukları, çocuklar ve ergenlerde fiziksel sağlık, duygusal iyi olma hali ve sosyal ilişkiler üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratabilir. Erken tanı ve müdahale, yeme bozukluklarının başarılı bir şekilde tedavi edilmesine yardımcı olabilir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB), kişinin yaşamını tehdit eden veya aşırı korku, dehşet ve çaresizlik hissettiren bir olayın ardından ortaya çıkan ciddi bir ruhsal sağlık sorunudur. TSSB, çocukları ve ergenleri de etkileyebilir ve bu durum onların günlük yaşamlarını, okul performanslarını ve sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilir. Erken tanı ve müdahale, çocukların iyileşme sürecine büyük katkı sağlayabilir.
Bipolar Bozukluk, aşırı duygudurum değişiklikleri ile karakterize edilen bir ruhsal sağlık sorunudur. Bu bozukluk, manik (aşırı yüksek enerji ve ruh hali) ve depresif (aşırı düşük enerji ve ruh hali) dönemler arasında gidip gelen duygudurum dalgalanmaları ile kendini gösterir. Bipolar Bozukluk, çocukları ve ergenleri de etkileyebilir ve bu durum onların akademik başarılarını, sosyal ilişkilerini ve günlük yaşamlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Erken tanı ve uygun tedavi, çocukların sağlıklı bir yaşam sürmelerine yardımcı olabilir.
Sosyal Fobi, diğer adıyla Sosyal Anksiyete Bozukluğu, kişinin sosyal ortamlarda veya performans gerektiren durumlarda aşırı kaygı ve korku yaşadığı bir ruhsal sağlık sorunudur. Bu durum, çocukların ve ergenlerin günlük yaşamlarını, akademik başarılarını ve sosyal ilişkilerini ciddi şekilde etkileyebilir. Sosyal fobi, genellikle erken yaşlarda başlar ve tedavi edilmediğinde uzun süreli sorunlara yol açabilir. Erken tanı ve müdahale, çocukların bu zorluğun üstesinden gelmelerine yardımcı olabilir.
Öğrenme güçlüğü, bir çocuğun bilgi edinme, işleme ve kullanma becerilerini etkileyen nörolojik bir durumdur. Bu durum, çocuğun akademik performansını ve günlük yaşam aktivitelerini olumsuz yönde etkileyebilir. Öğrenme güçlükleri, disleksi (okuma güçlüğü), diskalkuli (matematik güçlüğü) ve disgrafi (yazma güçlüğü) gibi farklı türlerde ortaya çıkabilir. Erken tanı ve uygun müdahale, çocukların eğitim hayatlarında başarılı olmalarına yardımcı olabilir.
Tik bozuklukları, kişinin istemsiz olarak gerçekleştirdiği ani, hızlı, tekrarlayıcı hareketler veya seslerdir. Bu bozukluklar, genellikle çocukluk veya ergenlik döneminde başlar ve zamanla değişiklik gösterebilir. Tikler motor (hareket) veya vokal (ses) olabilir. Tik bozuklukları arasında en yaygın olanı Tourette Sendromu’dur. Erken tanı ve uygun müdahale, çocukların bu durumla başa çıkmalarına yardımcı olabilir.
Öfke kontrol problemi, bireyin öfkesini uygun ve sağlıklı bir şekilde ifade edememesi durumudur. Bu problem, çocukluk ve ergenlik döneminde sıkça görülebilir ve çocuğun sosyal, duygusal ve akademik yaşamını olumsuz etkileyebilir. Erken tanı ve uygun müdahale, çocukların öfke kontrol problemleri ile başa çıkmalarına yardımcı olabilir.
Uyku bozukluğu, uyku düzeninin ve kalitesinin bozulduğu bir durumdur. Bu bozukluklar, çocukluk ve ergenlik döneminde sıkça görülebilir ve çocuğun fiziksel, duygusal ve bilişsel gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir. Uyku bozuklukları, uykuya dalma zorluğu, sık uyanma, kabuslar ve uyurgezerlik gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Erken tanı ve uygun müdahale, çocukların sağlıklı bir uyku düzeni geliştirmelerine yardımcı olabilir.
Davranış bozukluğu, çocuğun yaşına uygun olmayan, sürekli ve tekrarlayıcı olumsuz davranışlar sergilemesi durumudur. Bu bozukluklar, çocuğun sosyal, akademik ve aile yaşamını olumsuz etkileyebilir. Davranış bozuklukları, genellikle çocukluk döneminde başlar ve erken müdahale edilmezse ergenlik ve yetişkinlik döneminde de devam edebilir. Erken tanı ve uygun müdahale, çocukların sağlıklı bir şekilde gelişmelerine yardımcı olabilir.
Sosyal İletişim Bozukluğu (SİB), bireylerin sosyal etkileşim ve iletişim becerilerinde yaşadıkları zorlukları tanımlayan bir durumdur. Bu bozukluk, dil ve konuşma becerilerinde belirgin bir eksiklik olmaksızın sosyal iletişimde güçlükler yaşanması ile karakterizedir. Çocuklar ve ergenlerde sosyal iletişim bozukluğu, arkadaşlık kurma, duyguları ifade etme ve sosyal ortamlarda uygun davranışlar sergileme konularında zorluklara yol açabilir.
Seçici Mutizm, çocukların belirli sosyal ortamlarda konuşamama durumu olarak tanımlanan bir anksiyete bozukluğudur. Bu durum, çocuğun evde veya rahat hissettiği ortamlarda normal şekilde konuşabilmesine rağmen, okul, sosyal etkinlikler veya yabancı kişilerle iletişim kurarken sessiz kalması ile karakterizedir. Seçici mutizm, çocukların sosyal ve akademik yaşamlarını olumsuz etkileyebilir ve erken müdahale gerektirir.
Bağlanma bozukluğu, çocukların birincil bakım verenleriyle (genellikle ebeveynleri) sağlıklı ve güvenli bir bağ kuramaması durumudur. Bu bozukluk, çocukluk döneminde başlar ve çocuğun duygusal, sosyal ve davranışsal gelişimini olumsuz etkileyebilir. Bağlanma bozuklukları, genellikle erken çocukluk döneminde yaşanan ihmal, istismar veya sürekli değişen bakım verenler nedeniyle ortaya çıkar.
Duygusal düzensizlik, bir bireyin duygularını düzenleme ve kontrol etme konusunda yaşadığı zorlukları tanımlayan bir durumdur. Bu durum, ani ve yoğun duygusal tepkiler, ruh hali değişiklikleri ve duygusal istikrarın sağlanamaması ile karakterizedir. Duygusal düzensizlik, çocukların ve ergenlerin sosyal ilişkilerini, akademik başarılarını ve genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.
Zekâ Geriliği, bireyin zihinsel işlevlerinde ve uyumsal davranışlarında belirgin sınırlamalar olan bir gelişimsel bozukluktur. Bu durum, genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkar ve bireyin öğrenme, problem çözme, sosyal etkileşim ve günlük yaşam becerilerinde zorluklar yaşamasına neden olur. Zekâ geriliğinin derecesi hafiften ağıra kadar değişebilir ve bireyin yaşamını farklı şekillerde etkileyebilir.
Genel gelişimsel bozukluklar, çocukların belirli gelişim alanlarında (zihinsel, dil, motor, sosyal ve duygusal) yaşadığı gecikme veya sapmalarla karakterize edilen bir grup bozukluktur. Bu bozukluklar, çocuğun normal gelişim sürecini etkileyebilir ve günlük yaşam becerilerini, sosyal etkileşimlerini ve akademik performansını olumsuz yönde etkileyebilir.
Okul fobisi, çocukların okula gitmekten aşırı derecede korkmaları ve bu nedenle okula gitmeyi reddetmeleri durumudur. Bu durum, çocukların eğitim hayatlarını ve sosyal gelişimlerini olumsuz yönde etkileyebilir. Okul fobisi, genellikle ilkokul çağındaki çocuklarda ortaya çıkar, ancak ergenlik döneminde de görülebilir.
Çocukluk çağı depresyonu, çocukların duygusal ve davranışsal durumlarını etkileyen ciddi bir ruh sağlığı sorunudur. Bu durum, çocukların günlük yaşamlarını, okul performanslarını ve sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilir. Çocukluk çağı depresyonu, yetişkinlerde görülen depresyon belirtilerine benzer, ancak çocuklarda farklı şekillerde kendini gösterebilir.
Ergenlik çağı depresyonu, ergenlik dönemindeki gençlerin duygusal ve davranışsal durumlarını ciddi şekilde etkileyen bir ruh sağlığı sorunudur. Bu durum, gençlerin günlük yaşamlarını, okul performanslarını ve sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkileyebilir. Ergenlik çağı depresyonu, yetişkinlerde görülen depresyon belirtilerine benzer, ancak ergenlerde farklı şekillerde kendini gösterebilir.
Kronik hastalıklar, genellikle uzun süreli veya ömür boyu süren, yavaş ilerleyen ve sürekli tıbbi bakım gerektiren hastalıklardır. Bu hastalıklar genellikle tam olarak iyileştirilemez, ancak yönetilebilir. Örnekler arasında diyabet, kalp hastalığı, kronik böbrek hastalığı, astım ve artrit sayılabilir.
Aile içi şiddet, aile üyeleri arasında fiziksel, duygusal, cinsel veya ekonomik istismar şeklinde ortaya çıkan şiddet türüdür. Bu tür şiddet, aile bireylerinin fiziksel ve psikolojik sağlığını ciddi şekilde tehdit eder. Aile içi şiddet, çocuklar üzerinde derin ve uzun süreli etkiler bırakabilir.
Madde bağımlılığı, kişinin belirli bir maddeyi (alkol, uyuşturucu, tütün vb.) sürekli ve kontrolsüz bir şekilde kullanma ihtiyacı duyması durumudur. Bu bağımlılık, kişinin fiziksel ve psikolojik sağlığını, sosyal ilişkilerini ve yaşam kalitesini ciddi şekilde olumsuz etkiler. Madde bağımlılığı hem bireysel hem de toplumsal düzeyde büyük bir sağlık sorunudur.
İnternet ve oyun bağımlılığı, bireylerin interneti veya video oyunlarını aşırı ve kontrolsüz bir şekilde kullanma eğiliminde olmaları durumudur. Bu bağımlılık türü, kişinin günlük yaşam aktivitelerini, sosyal ilişkilerini, akademik ve iş performansını olumsuz yönde etkileyebilir. İnternet ve oyun bağımlılığı, özellikle gençler arasında yaygın bir sorundur.
Cinsel kimlik, bireyin kendisini hangi cinsiyetle tanımladığını ifade eder. Bu, kişinin doğumda atanan cinsiyetiyle aynı olabileceği gibi, farklı da olabilir. Cinsel yönelim ise bireyin duygusal, romantik veya cinsel olarak hangi cinsiyetlere ilgi duyduğunu tanımlar. Cinsel yönelimler arasında heteroseksüellik, homoseksüellik, biseksüellik ve aseksüellik gibi çeşitlilikler bulunur.
Zorbalık, bir bireyin veya grubun, diğer bireylere karşı tekrarlayan ve kasıtlı olarak zarar verici davranışlarda bulunmasıdır. Fiziksel, sözel, sosyal ve psikolojik zorbalık gibi farklı türleri vardır. Zorbalık, mağdurların ruh sağlığını, özgüvenini ve genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.
Kayıp, bir kişinin sevdiği birini, önemli bir nesneyi veya yaşamındaki bir durumu yitirmesi durumudur. Yas ise bu kaybın ardından yaşanan duygusal süreçtir. Yas, kaybın büyüklüğüne ve bireyin kişisel özelliklerine bağlı olarak farklı şekillerde ve sürelerde yaşanabilir. Yas süreci, bireyin kaybı kabul etmesi ve yeni bir yaşam düzenine uyum sağlaması için gereklidir.